Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Tekirdağ ili (eski adı: Tekfürdağı), Türkiye Cumhuriyetinin Marmara Bölgesi'nin Trakya yakasında, doğuda İstanbul, güneyde Marmara Denizi ve Çanakkale, batıda Edirne , kuzeyde Kırklareli ve kuzeydoğuda Karadeniz ile çevrili il. İlin merkezi aynı adı taşıyan Tekirdağ şehridir.

Nüfus Yoğunluğu: km²'ye 122 kişi. Yıllık Ortalama Sıcaklık: 13,8 °C. Yıllık Ortalama Yağış: 583 mm. 2008 tuik nufus sayımına göre Türkiye'nin nufusu yüzde olarak en hızlı artan 2 nci il dir. ( 1: Yalova ,2: Tekirdağ , 3: Hakkari)

Coğrafya[]

Tekirdağ, ilin batısında yer alan en yüksek tepesini 945 m. rakımlı Ganos Dağı (Işıklar Dağı)'nın oluşturduğu Tekir Dağları hariç genelde düzlüktür. Kuzeyde ilin en önemli akarsuyu olan Ergene nehri bulunur. Ergene yarattığı alüvyonlu ovaların verimliliğiyle il nüfusunun büyük bir kısmını çevresindeki yerleşimlere toplamıştır. Tekirdağ'ın bitki örtüsü Marmara Denizi kıyısında makilik, dağlık alanlarda ormanlık, diğer yerlerde ise step özelliği gösterir.

Tekirdağ'ın iklimi, Akdeniz iklimi ve kara ikliminin bir karışımıdır. Sahil yöresinde Marmara Denizi'nin etkisiyle nemli bir bölgedir.

TÜİK nufus sayımına göre Tekirdağ İlinin İlçeleri merkez (şehir)ve toplam nufusları[]

Dosya:Tekirdağ (tr).svg

Tekirdağ ilinin ilçeleri

Sıra Kent 1990 Sayımı 2000 Sayımı 2007 Sayımı 2009 Sayımı
1 Çorlu 74.681 141.525 190.792 206.512 (243.751)
2 Tekirdağ 80.442 107.191 133.322 140.967 (169.313)
3 Çerkezköy 23.102 41.638 60.907 69.875 (154.298)
4 Ereğli 6.142 8.175 10.322 11.803 (25.061)
5 Malkara 20.180 24.898 27.416 27.997(56.308)
6 Saray 13.038 17.769 20.312 21.243 (45.639)
7 Muratlı 13.192 18.571 18.915 19.138 (26.175)
8 Hayrabolu 16.923 18.812 18.667 19.096(37.422)
9 Şarköy 11.425 16.194 15.523 16.121 (29.933)

Tarihçe[]

Tekirdağ'da insan yerleşimi ile ilgili en eski kalıntılara Karansıllı köyü dolaylarındaki Yatak, Kuştepe ve Malkara yakınlarındaki Balıtepe adlı buluntu yerlerinde rastlanmıştır. Bunlar Alt Paleolitik Çağ'a ait aletlerin bulunduğu açıkhava buluntu yerleridir. Tipolojik olarak bir milyon yıl ile 250 bin yıl önceleri arasına tarihlenebilirler. Tekirdağ'ın hemen doğusunda bulunan Menekşe Çatağı ise Kalkolitik Çağ'dan Helenistik Dönem'e kadar yerleşilmiş bir buluntu yeridir.

Tekirdağ'ın tarihi Trakya'daki diğer illere paralellik gösterir; ilk olarak Traklar tarafından iskan edilen bölge, Makedon, Pers, Roma ve Bizans egemenliğinin ardından 1361 yılında Macaristan İmparatorluğu'na karşı bağımsızlık mücadelesi veren asi Macar prensi Rakoczi'ye de evsahipliği yapmış olan Tekirdağ, Osmanlı döneminin sonlarında Edirne vilayetine bağlı bir sancak merkezi idi. 93 Harbi'nde (1878) Rus, Balkan Harbi'nde (1912) Bulgar ve I. Dünya Savaşı'ndan sonra (1920-1922) Yunan işgali yaşayan il, Kurtuluş Savaşı ile gelen zaferin ardından 13 Kasım 1922 tarihinde kalıcı olarak Türk topraklarına katıldı.

İsminin kökeni[]

Tekirdağ, Bizans döneminde Βισανθη (Bisanthe) ve sonraları Ρωδοστο (Rodosto) adıyla anılmıştır. Kenti ele geçiren Türkler, şehre önceleri Rodosçuk, 18. y.y.y9ıuhplç sandır. tagovar, anlamı ise taç taşıyandır. Cumhuriyetin ilanından sonra tekfur sözcüğü atılarak yerine sesçe benzeşen tekir getirilmiştir.

Ekonomi[]

Tekirdağ ilinin toprakları çok verimlidir.1.nci sınıf tarım arazisidir.Uçsuz bucaksız düz verimli ovaları yeşil ovaları vardır.Türkiye 'nin yağlık ayçiçek ve buğday üretiminin büyük bölümünü karşılar Tekirdağ ilinin batısında Malkara ,Hayrabolu ilçelerinde tarım, hayvancılık ekonomi degeri cok yüksektir.Tekirdağ ilinin doğusu , Çorlu,Çerkezköy ilçeleri bölgesinde sanayi, endüstri ve tarım ekonomisi çok yüksektir. Özellikle Çorlu ve Çerkezköy ilçeleri burada bulunan yüzlerce ve yapılmakta olan onlarca ( 2008 yılında :1.100 adet fabrika) fabrika nedeniyle çok göç almakta nufusu çok hızlı artmaktadır.Türkiye'nin en hızlı sanayileşen 1.nci ili dir.

Tekirdağ'ın fahri hemşerileri[]

  • Macaristan bağımsızlık kahramanı Ferenc Rakoczi

Kaynak[]

Dış bağlantılar[]

Şablon:Türkiye idari

Bursa-Üsküp hattı


MODERN ÜSKÜP'ÜN KURUCUSU

Kurucu şahsiyetlerden bahsetmiştik. Amerika'da bunlara 'kurucu babalar' diyorlar. Bizim tarihimizde de bolca kurucu babalar ve atalar var. Bunlardan birisi Üsküp'ün banisi olan İsa Bey'dir. Fetih neslini, Üsküp fatihi Timurtaş Paşa gibi paşalar temsil eder. Ama bir de kurucular vardır. Bunlardan birisi İsa Bey, diğeri de oğlu Yiğitoğlu İshak Bey'dir. Onlar Üsküp'ü maddî, manevî ihya etmişlerdir. Skopje ile Üsküp arasında bir takım farklar var. Aslında bugünkü Üsküp, İsa Bey'in kurduğu Üsküp'tür ki, Skopje denilen eski Üsküp'ün biraz açığında yeniden inşa edilmiştir. Modern Üsküp onun eseridir. Kahire-Fustat münasebeti gibi.

İKİ KÜLTÜR ARASINDA KÖPRÜ ŞAHSİYETLER

İsa Bey ve halefi İshak Bey, başta Üsküp'te olmak üzere, geride birçok tarihî eser ve asâr bırakmışlardır. Bunlar kâh cami, kâh medrese ve benzeri şeyler oluyor. Üsküp'ün kurucusu İsa Bey, Saraybosna'nın bu mânâda kurucusu Gazi Hüsrev Bey'i hatırlatmaktadır bize. Gazi Hüsrev Bey de Saraybosna'nın manevî banisidir. Bugün Gazi Hüsrev Bey adına Bosna'da cami ve medrese ve kütüphaneler bulunuyor. Bunlar, kurucu nesil. Bir de köprü nesil var. Bu köprü nesillerin en mühimlerinden birisi, baba tarafı İpekli, yani Kosovalı olan Mehmet Âkif Ersoy'dur. Mehmet Âkif bizim melheme ve iman şairimizdir. Ve Arnavutlarla-Türkler arasında manevî bir köprüdür. Bu köprü ve köprüler daima iki halkı İslâm ve insanlık potası içinde birleştirirler. Dolayısıyla Kosova veya Arnavutluk'ta Türk müteşebbisleri tarafından kurulan özel okullardan bir kısmına Mehmet Âkif Ersoy ismi verilmiştir.

Yahya Kemal de Üsküp ile Anadolu arasında bir köprüdür. Bir bağlaçtır. Âkif bizim iman ve destan şairimiz ise, Üsküplü Yahya Kemal de medeniyet şairimizdir. Batmakta olan medeniyetimize mersiyeler yazmış ve batarken bile, onun üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır. Onun dizeleri tarih duvarında bir tahassürdür. Arapların Atlal dedikleri harabelere bir ağıttır.

Şair-i Azâm, 2 Aralık 1884 tarihinde bugün Makedonya sınırları içinde bulunan Üsküp'te doğdu. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. Rumeli fâtihlerinden olan köklü bir aileden gelir. İlk öğrenimini Üsküp'te yaptı, orta öğrenimine Üsküp ve Selânik'te devam eden şairimiz, bu öğrenimini tamamlamak için geldiği İstanbul'dan Paris'e gitti ve burada 9-10 sene kaldı. Bu süre içinde pek çok Fransız şairini okudu ve tanıdı.

1912'de geldiği İstanbul'da Dâruşşafaka, Medresetü'l-Vâizîn ve Dârulfünun'da tarih, edebiyat, medeniyet tarihi, Batı ve Türk edebiyatı tarihi okuttu. Mütareke dönemi ve İstiklâl Savaşı yıllarında yazı ve sohbetleriyle Millî Mücadele'yi destekledi. Lozan Konferansı'na müşavir aza olarak katıldı. Urfa (1923), Tekirdağ (1935), İstanbul (1946) milletvekillikleri yaptı. Ayrıca Varşova (1926), Madrid (1929) orta elçilikleri ile Pakistan (1948) büyük elçiliği görevlerinde bulundu. 1 Kasım 1958'de İstanbul'da vefat etti. Kabri Rumelihisarı'ndadır.

ÜSKÜP BURSA'NIN DEVAMI ŞAR DAĞI'NDA

Nazif Gürdoğan'ın da yazdığı gibi, Osmanlı Devletinin yükselişinde olduğu kadar, çöküşünde de Avrupa belirleyici olmuştur. Aynı kapıdan girdik, aynı kapıdan çıktık. Çünkü, Osmanlı tarihinin en çalkantılı yılları Rumeli'de geçmiştir. Rumeli Avrupa'dır. Osmanlı Devleti Doğu ve Batı çatışmasını Bursa'dan Üsküp'e taşımıştır. Üsküp Bursa'nın bütün zenginlikleriyle yeniden inşa edilmesidir. Osmanlı döneminde Üsküp'ü, Saraybosna, Selânik, Mostar ve diğer Balkan şehirleri izlemiştir. Dr. Alim Kahraman "Yahya Kemal Beyatlı" isimli kitabında, onun düşünce ve sanat dünyasında Üsküp, Paris ve İstanbul'un etkilerinin "oldukça belirgin" olduğunu vurgular. O Üsküp'te doğmuş, gençliğini Paris'te geçirmiş ve ömrünü de İstanbul'da tamamlamıştır. Yahya Kemal döneminin bütün aydınları gibi, Osmanlı'nın yitirdiği gücü, Paris'te aramıştır. Ancak o Avrupa'da aradığının Paris'te değil de, Asya'da İstanbul'da olduğunu keşfetmekte gecikmemiştir.

Yahya Kemal, Türklerin Anadolu'da inşa ettikleri medeniyetlerinin özünün İstanbul'da toplandığını görmüştür. Bu yüzden, camileri, çeşmeleri, medreseleri, türbeleri, mezarlıkları, sarayları ve boğazın iki yanındaki yerleşim yerleriyle bütün İstanbul'u adım adım gezerek, şiirlerine yansıtmıştır. O çöküntü devrinde yaşama gücünü tarihten almıştır. Tarihin ağuşlarına sığınmıştır.

Yahya Kemal'e göre, "Üsküp ki Şar Dağ'ında devâmıydı Bursa'nın". Yahya Kemal'in veciz tesbitiyle de, Üsküp, Bursa'nın Şar Dağı'ndaki devamından ibarettir. Anadolu'nun sınır ötesinde kalan devamıdır. Gölün kıyısından Ohri yamaçlarını seyrederken ve ona doğru bir bakış fırlattığımızda, heyet üyeleri, "Buraları ne kadar da Safranbolu'ya benziyor" dediler. Gerçekten de Ohri Safranbolu'dan parçalar saklıyor böğründe. Ohri'de Ayasofya Müzesine doğru giderken, Osmanlı mimarîsi evlerin altından geçen sokakta yürürken de, kimileri, "Burası ne kadar da Mardin'e benziyor" dediler. Evet, "altından sokak geçen ev" diye hayret beyan ettiler. Ben ise, Mardin'den ziyade eski Şam'ı hatırladım.

Şehirlerimiz arasında da tarih ve metafizik ve fizik hattı olduğu gibi, şahsiyetlerimizin arasında da benzeri temas hatları elbette vardır.

FETTAH EFENDİ

Yahya Kemal'den sonra da Üsküp'te Yahya Kemal'ler yaşamıştır. Bunlardan birisi, de Meddah Medresesinin son temsilcilerinden birisi olan Fettah Efendi veya Abdulfettah Rauf'tur. Abdulfettah Rauf bir Yahya Kemal, bir Necip Fazıl'dır. Struga'da şiir akşamları tertiplemeden önce de Üsküp uleması özel meclislerinde yazdıkları şiirleri teati ederlerdi. Sabahlara kadar süren sohbet halkalarında Abdulfettah Rauf Efendi en yeni şiirlerini okurdu meclise. Şeyhülislâmlardan Arif Hikmet gibi, şiire aşinâ olan ve şair olanlar ulemamız çoktur. Şair ulema diye bir kitap yazılsa, sezâdır. Bunların Üsküp'teki son temsilcilerinden birisi Abdulfettah Rauf ile Hafız İdris Efendidir..

Yahya Kemal gibi, Abdulfettah Rauf da aynı şekilde bir Üsküp aşıkıdır. Bir kıtasında şöyle der:

Size bir hatıra şayet kalacaksa, ne şeref;/

Ah! Eğer bizlere mesken kalacaksa Üsküp

Üsküp-İstanbul bağlantısını sağlayanlardan birisi de son devir ulemasından rahmetli Bekir Sadak Hoca'dır. Bugün son Bursa-Üsküp hattında çalışanlardan birisi ise, Aziz Mahmud Hudaî Vakfı'nın bölge ve bölgeden bir temsilcisi Rafet Bilaç'tır. Bursa-Üsküp hattında tek ters açı, İsmail Hakkı Bursevî'ninkidir. Üsküp'te kadı iken bazıları Bursevi'yi çekemezler ve onu Üsküp'ten uzaklaştırmak isterler. Onun din düşmanı olduğu ileri sürülmüş ve mahkemeye çıkmadan önce de ayakkabılarının içine Kur'ân'dan sayfalar konulmuş. Mahkemede halk bunu delil olarak kullanmıştır. Bu iftira yüzünden İsmail Hakkı Bursevî Üsküp'ten sürülmüştür. Derler ki, bu hadise yüzünden Bursevî Üsküp'e lânet etmiştir. Ama Hafız İdris, geniş yürekli birisi olarak, İsmail Hakkı'nın Üsküp'e bedduâ ettiğine inanmadığını söylermiş.

Faslımızı, teberrüken aldığımız bu köprü şahsiyetlerden Yahya Kemal'in bir şiiriyle bitirelim:

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün doludizgin boşanan atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de

Hâlâ o kızıl hatıra titrer gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik


ar:تيكيرداغ (محافظة) az:Təkirdağ vilayəti be:Правінцыя Тэкірдаг bg:Родосто (вилает) br:Tekirdağ (proviñs) crh:Tekirdağ (il) cv:Текирдаг (ил) de:Tekirdağ (Provinz) el:Επαρχία Τεκιρντάγ en:Tekirdağ Province eo:Provinco Tekirdağ es:Provincia de Tekirdağ eu:Tekirdağ probintzia fa:استان تکیرداغ fi:Tekirdağin maakunta fr:Tekirdağ (province) hu:Tekirdağ (tartomány) id:Provinsi Tekirdağ it:Provincia di Tekirdağ ja:テキルダー県 ka:თექირდაღი (პროვინცია) lv:Tekirdāgas ils mk:Текирдаг (покраина) nl:Tekirdağ (provincie) pl:Tekirdağ (prowincja) pt:Tekirdağ (província) ru:Текирдаг (ил) sl:Tekirdağ (provinca) sv:Tekirdağ (provins) sw:Mkoa wa Tekirdağ tg:Вилояти Текирдағ tk:Tekirdag (il) ug:تەكىرداغ ۋىلايىتى uz:Tekirdağ (viloyat) vi:Tekirdağ (tỉnh) vo:Täkirdagiän war:Tekirdağ (lalawigan) zh:泰基尔达省

Advertisement