uyarıcı Uyarma özelliği olan, uyaran, münebbih.
Nezir (Nezr. den) Bir iş için korkulacak bir şey söyleyip gözdağı vermek. İlerdeki hesap için korkutmak. ("Beşir" in zıddıdır)
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın bir vasfı olup Allaha (C.C.) inanıp itaat etmeyenlere cehennemden haber verdiği için "Nezir" denmiştir.
Bir dizgenin, bir işlergenin çalışmasını sağlamak ya da bir olayı başlatmak için kullanılan ön enkeleme gereci.
İyonlaştırıcı ışınım boyutunun önceden belirlenen düzeyi aşması durumunda, görsel ya da işitsel yolla uyarıda bulunan düzenek.
Warning. cautionary. admonitory. stimulative. stimulating. stimulant. exciting. premonitory. stimulant. stimulus. upper. reviver. speed. up.
Cautionary. stimulant. stimulus. admonitory. warning. exciting. stimulating. exciter.
Cautionary. exciting. premonitory. stimulant.
Exciter
Warning assembly
Erreger, Anreger
Excitatrice
Avertisseur
uyarma (nedir)
Bir duyu organını, bütün bir sinir düzenini, kendi dışındaki bir nesne veya durumun bir tepkide bulunmaya yöneltmesi.
Uyarmak işi, ihtar, tembih
Bir organ ya da dokuda çalışma meydana getirilmesi. Eksitasyon.
Warning. caution. excitation. stimulation. premonition. excitement.
Stimulation. excitation.
Caution. injunction. monition. premonition.
Excitation
Excitare:uyarmak
[]
Sıfat[]
- [1] Uyarma özelliği olan, uyaran, münebbih
- [1] (Türkçe)
- Türk Dil Kurumu: "Uyarıcı"