Yenişehir Wiki
Register
Advertisement

Va'd: Söz verme. Söz verilen şey.

Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus. Bir şeyi yapmak veya bir şey için söz vermek va'ddır. Hayır işlenecek iş için masdar "va'd" veya "vaide" dir. İşlenecek şey şer ise; ev'ide denir. Masdarı "Îâd: $" dır.

Va'd: hayırda, îâd ve vaîd şerde kullanıldığına göre;

vaîd: masdarı şerre niyet ettiğini, korkulacak iş işleyeceğini haber vermekle korkutmaktan ibarettir.

VA'D VE VAÎD

Va'd lügatte "söz verme veya söz verilen şey" demektir. Istılahta ise; bir kimsenin bir işi yapacağına veya yapmayacağına dair söz verdiği hususdur. Buna göre bir şeyi yapmak üzere söz ve güvence vermek va'd'dır. Va'd ve aynı kökten gelen kelimeler; Allah'ın mükâfat va'di ve ceza va'di manasına olmak üzere toplam Kur'ân'ın 100 ayrı yerinde geçmektedir. Aynı kavram ile söz verdiği halde şeytanın va'dini yerine getirmediğine de dikkat çekilmekte ve bu husus üç ayrı âyette belirtilmektedir.Vaîd ise, iyiliğe sevk veya kötülükten kurtarmak için ilerde olacak kat'î hadiseleri haber vererek korkutmak veya bir azabı haber vermektir.

Va'd ve vaîd, kelam ilmi açısından Mutezile ile Ehl-i Sünnet mensublarının üzerinde görüş ayrılığına düştükleri bir husustur. Zira Mutezile'ye göre büyük günah işleyen, tevbe etmeden ölürse ebedî olarak cehennemde kalacaktır. Ona şefaat bile yapılmayacaktır. Çünkü büyük günah ebedî olarak cehennemde kalmayı gerektirir. Büyük günahlardan kaçınanların küçük günahları da affolunur. Mutezile bu tutumu ile hem Mürciye'ye karşı çıkmış, hem de ameli îmândan cüz saymış, şefaatı daraltmış ve kısmen de inkâr etmiştir. Ehl-i Sünnet ise, büyük günah konusunda daha mutedil bir görüşü benimseyerek bu tür insanların cezalarını çektikten sonra cennete gireceklerini söylemiştir. (F.K.) Vad Farsça

VA'D Söz verme. Söz verilen şey. Bir kimsenin yapacağına veya yapmayacağına dâir söz vermiş olduğu husus. Bir şeyi yapmak veya bir şey için söz vermek va'ddır. Hayır işlenecek iş için masdar "va'd" veya "vaide" dir. İşlenecek şey şer ise; ev'ide denir. Masdarı "Îâd: $ " dır. Va'd hayırda, îâd ve vaîd şerde kullanıldığına göre; vaîd: $ masdarı şerre niyet ettiğini, korkulacak iş işleyeceğini haber vermekle korkutmaktan ibarettir.

VAD f. Oğul.

VADADE f. Reddolunmuş, geri çevrilmiş. Merdud.

VA'DE Bir iş için önceden belli edilen zaman. Bir işi te'hir etmek, sonraya bırakmak için olan belli vakit. * Ecel.

VADİ İki dağ arasındaki uzun çukur. Dere. Bir nehrin aktığı yer. Nehir yatağı. * Yol, tarz, usül. * Saha.

VADİ-İ HÂMUŞAN Kabristan, mezarlık.

1. Allahü teâlânın; emirlerini yerine getirenleri çeşitli nîmetlerle mükâfâtlandıracağını, karşı gelenleri ise, azâb ile cezâlandıracağını bildirmesi, söz vermesi. Buna va'd-ı ilâhî de denir.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Allah mü'min (inanan) erkeklere ve mü'min kadınlara kendileri içinde ebedî kalıcı olmak üzere ağaçları altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetinde güzel meskenler (kalacak yerler) vâ'detti. Allahü teâlânın onlardan râzı olması (ise), hepsinden daha büyüktür. (Çünkü bu her seâdetin başıdır). (Tevbe sûresi: 72)

2. Bir kimsenin, başka birisine bir husûsta söz vermesi.

Münâfıklık alâmeti üçtür. Yalan söylemek, va'dini ifâ etmemek (yerine getirmemek), emânete hıyânet etmek. (Hadîs-i şerîf-Edeb-ül-Müfred)

Nifak yâni münâfıklık; zâhirin (dışın) bâtına (içe) uymaması demektir. Münâfığın sözü özüne uymaz. İnanılacak şeylerde münâfıklık yapmak küfrdür, inançsızlıktır. Cehennem'de sonsuz kalmayı gerektirir. İşlerinde ve sözlerinde münâfıklık yapmak haramdır, günâhtır. Îmânı gidermez. İnanılacak şeylerde münâfıklık, diğer küfrden (inançsızlıklardan) daha kötüdür. Îfâ etmek, yerine getirmek niyetiyle va'd yapmak câizdir, hattâ sevâbdır. Böyle va'di îfâ etmek vâcib değildir, müstehâbdır. Va'di yerine getirmemek tenzihen mekrûhtur. Va'dinde durmaya gücü yetmezse münâfıklık olmaz. Kendine mal veya söz yahut sır emânet edilen kimsenin bunlara hıyânet etmesi, münâfıklık olur. (İbn-i Hacer)

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1] Bir işi yerine getirmek için verilen söz

Nuvola apps bookcase Köken

[1] (Arapça)

1 Bir işi yerine getirmek için verilen söz. 2 Söz verme, üstüne alma.

Books-aj.svg aj ashton 01f Kaynaklar

  • Türk Dil Kurumu: "Vaad"

Nuvola Turkish flag Türk Dilleri


  • Eski Türkçe: ayık (tr)

|} | width=1% | |bgcolor="#FFFFE0" valign=top width=48%|

|}

|}

[]

[]

Ico libri Anlamlar

[1](Bak: Va'd)

Nuvola apps bookcase Köken Arapca

Advertisement