Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Disambig Bakınız: Vakıa Suresi/WP, Vakıa Suresi/VP
Rahman Suresi Vakıa Suresi Hadid Suresi
Disambig Bakınız: Vakıa suresi/MEAL, Vakıa suresi/VİDEO, Vakıa suresi/TEFSİR, Vakıa suresi/TEZHİB, Vakıa suresi/HAT, Vakıa suresi/FAZİLETİ, Vakıa suresi/HİKMETLERİ, Vakıa suresi/, Vakıa suresi/KERAMETLERİ, Vakıa suresi/AUDİO, Vakıa suresi/HADİSLER, Vakıa suresi/Elmalı orijinali, Vakıa suresi/Transkriptleri, Vakıa Suresi/NAKİLLER, Vakıa Suresi/Elmalılı Tefsiri
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
Japonca [1]
İngilizce Meali (M. Pickthall)
56/0
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
慈悲あまねく慈愛深きアッラーの御名において。
In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful
إِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
Koptumu o Vakı'a bir
(起るべき)出来事が起る時,
When the event befalleth.
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ
Olmaz vak'asına yalan diyen dil
(誰も)その起るのを,嘘であるとしなくなる。
There is no denying that it will befall
خَافِضَةٌ رَافِعَةٌ
İndirir bindirir
(或る者は)低く落され,(或る者は)高く挙げられよう。
Abasing (some), exalting (others);
إِذَا رُجَّتِ الْأَرْضُ رَجًّا
Yer bir sarsılış sarsıldığı
その時,大地は大揺れに揺れる。
When the earth is shaken with a shock
وَبُسَّتِ الْجِبَالُ بَسًّا
Dağlar bir serpiliş serpildiği
山々は砕けて崩れ,
And the hills are ground to powder
فَكَانَتْ هَبَاءً مُنْبَثًّا
Hepsi dağılıp berhevâ bir hebâ olduğu
粉粉になって飛散する。
So that they become a scattered dust,
وَكُنْتُمْ أَزْوَاجًا ثَلَاثَةً
Siz de üç sınıf olduğunuz zaman
その時あなたがたは,3つの組に分けられる。
And ye will be three kinds:
فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ
Ki sağda «Ashabı meymene»: Ne «Ashabı-meymene!»
まず右手の仲間(がいる)。右手の仲間とは何であろう。
(First) those on the right hand; what of those on the right hand?
وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ
Solda «Ashabı meş'eme»: Ne «Ashabı -meş'eme!»
また左手の仲間(がいる)。左手の仲間とは何であろう。
And (then) those on the left hand; what of those on the left hand?
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ
İlerde sabikun, işte o sabikun
(信仰の)先頭に立つ者は,(楽園においても)先頭に立ち,
And the foremost in the race, the foremost in the race:
أُولَٰئِكَ الْمُقَرَّبُونَ
Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun
これらの者(先頭に立つ者)は,(アッラーの)側近にはべり,
Those are they who will be brought nigh
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Onlar ne'ıym Cennetlerinde mukarrebun
至福の楽園の中に(住む)。
In gardens of delight;
ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ
Bir çok evvelînden
昔からの者が多数で,
A multitude of those of old
وَقَلِيلٌ مِنَ الْآخِرِينَ
Biraz da âhirînden
後世の者は僅かである。
And a few of those of later time
عَلَىٰ سُرُرٍ مَوْضُونَةٍ
Murassa' tahtlar üstünde
(かれらは錦の織物を)敷いた寝床の上に,
On lined couches,
مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ
Karşı karşıya kurulmuşlar
向い合ってそれに寄り掛かる。
Reclining therein face to face.
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُخَلَّدُونَ
Pırlanır etraflarında muhalled evlâdlar
永遠の(若さを保つ)少年たちがかれらの間を巡り,
There wait on them immortal youths
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ
Kübler ve ibrıklerle me'ıynden bir piyâle
(手に手に)高坏や(輝く)水差し,汲立の飲物盃(を捧げる)。
With bowls and ewers and a cup from a pure spring
لَا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنْزِفُونَ
Ne başları ağrıtılır ondan ne de irer zevâle
かれらは,それで後の障を残さず,泥酔することもない。
Wherefrom they get no aching of the head nor any madness,
وَفَاكِهَةٍ مِمَّا يَتَخَيَّرُونَ
Meyve beğendiklerinden
また果実は,かれらの選ぶに任せ,
And fruit that they prefer
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Kuş etti istediklerinden
種々の鳥の肉は,かれらの好・のまま。
And flesh of fowls that they desire
وَحُورٌ عِينٌ
Huri ıyn
大きい輝くまなざしの,美しい乙女は,
And (there are) fair ones with wide, lovely eyes,
كَأَمْثَالِ اللُّؤْلُؤِ الْمَكْنُونِ
Saklı inci timsalleri gibi
丁度秘蔵の真珠のよう。
Like unto hidden pearls,
جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
İşledikleri amellere mükâfat için
(これらは)かれらの行いに対する報奨である。
Reward for what they used do.
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا
Ne bir boş lâf işidirler orada ne de bir te'sîm
そこでは,無益な言葉や,罪作りな話も聞くことはない。
There hear they no vain speaking nor recrimination
إِلَّا قِيلًا سَلَامًا سَلَامًا
Ancak bir kelâm: Selâmen selâm
只「平安あれ,平安あれ。」と言う(のを耳にする)だけである。
(Naught) but the saying: Peace, (and again) Peace.
وَأَصْحَابُ الْيَمِينِ مَا أَصْحَابُ الْيَمِينِ
Ashabı yemîn ise ne Ashabı yemîn
右手の仲間,右手の仲間とは何であろう。
And those on the right hand; what of those on the right hand?
فِي سِدْرٍ مَخْضُودٍ
Dal bastı kirazlar
(かれらは)刺のないスィドラの木,
Among thornless lote tree
وَطَلْحٍ مَنْضُودٍ
Sıvama muzlar içinde
悠々と実るタルフ木(の中に住・),
And clustered plantains,
وَظِلٍّ مَمْدُودٍ
Memdud bir saye
長く伸びる木陰の,
And spreading shade,
وَمَاءٍ مَسْكُوبٍ
Çağlıyan bir su
絶え間なく流れる水の間で,
And water gushing,
وَفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
Bir çok meyve
豊かな果物が
And fruit in plenary
لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
Ne eksilir, ne men'edilir
絶えることなく,禁じられることもなく(取り放題)。
Neither out of reach nor yet forbidden,
وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍ
Yüksek düşekler
高く上げられた(位階の)臥所に(着く)。
And raised couches,
إِنَّا أَنْشَأْنَاهُنَّ إِنْشَاءً
Biz etmişizdir de onları
本当にわれは,かれら(の配偶として乙女)を特別に創り,
Lo! We have created them a (new) creation
فَجَعَلْنَاهُنَّ أَبْكَارًا
Yeniden inşa
かの女らを(永遠に汚れない)処女にした。
And made them virgins
عُرُبًا أَتْرَابًا
Kılmışızdır bir yaşıd ebkâri şeyda
愛しい,同じ年配の者。
Lovers, friends,
لِأَصْحَابِ الْيَمِينِ
Ashabı yemîn için
(これらは)右手の仲間のためである。
For those on the right hand;
ثُلَّةٌ مِنَ الْأَوَّلِينَ
Bir çok evvelînden
昔の者が大勢いるが,
A multitude of those of old
وَثُلَّةٌ مِنَ الْآخِرِينَ
Ve bir çok âhirînden
後世の者も多い。
And a multitude of those of later time.
وَأَصْحَابُ الشِّمَالِ مَا أَصْحَابُ الشِّمَالِ
Eshabi şimal ise ne Eshabi şimal!
左手の仲間,かれらは何であろう。
And those on the left hand: What of those on the left hand?
فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ
Bir semum ve hamîm
(かれらは)焼け焦がすような風と,煮え立つ湯の中,
In scorching wind and scalding water
وَظِلٍّ مِنْ يَحْمُومٍ
Ve zifirden bir zılli mağmum içinde
黒煙の影に,
And shadow of black smoke,
لَا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ
Ne serin ne de kerîm
涼しくもなく,爽やかでもない(中にいる)。
Neither cool nor refreshing.
إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُتْرَفِينَ
Çünkü onlar bundan evvel mütrefîn: Keyflerine düşkün şımarık müsrifîn idiler
かれらはそれ以前,裕福で(享楽に耽り)。
Lo! heretofore they were effete with luxury
وَكَانُوا يُصِرُّونَ عَلَى الْحِنْثِ الْعَظِيمِ
Ve büyük cinayete ısrar ediyorlardı
大罪を敢て犯していた。
And used to persist in the awful sin.
وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Ve diyorlardı ki: Öldüğümüz ve bir toprak, bir yığın kemik olduğumuz vakıt mi? Cidden biz mi mutlak ba'solunacakmışız?
そして何時も言っていた。「わたしたちは死んでから,土と骨になり,本当に甦されるのでしょうか。
And they used to say: When we are dead and have come dust and bones, shall we then, forsooth, be raised again,
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
Ya evvelki atalarımız da mı?
わたしたちの古い祖先も(甦されるの)ですか。」
And also our forefathers?
قُلْ إِنَّ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ
De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn
言ってやるがいい。「そうだとも,昔の者も後世の者も。
Say (unto them, O Muhammad): Lo! those of old and those of later time
لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَاتِ يَوْمٍ مَعْلُومٍ
Lâbüd cem' olunacaklar mikatına ma'lûm bir günün
必ず一緒に召集されるのである。定められた日の,定められた時に。」
Will all be brought together to the tryst of an appointed day.
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا الضَّالُّونَ الْمُكَذِّبُونَ
Sonra siz, ey sapgın münkirler!
その時あなたがたは(どうであろう),迷って(真理を)虚偽であるとした者よ。
Then lo! ye, the erring, the deniers,
لَآكِلُونَ مِنْ شَجَرٍ مِنْ زَقُّومٍ
Lâbüd yersiniz de bir ağaçtan, zakkumdan
必ずあなたがたはザックームの木(の実)を食べ,
Ye verily will eat of a tree called Zaqqum
فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ
Doldurursunuz da karınlarınızı ondan
それで腹は一杯。
And will fill your bellies therewith;
فَشَارِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ الْحَمِيمِ
İçersiniz de üstüne o hamîmden
その上煮え立つ湯を飲む,
And thereon ye will drink of boiling water,
فَشَارِبُونَ شُرْبَ الْهِيمِ
İçersiniz hüyam ılletine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi
喉が乾いたラクダが飲むように。
Drinking even as the camel drinketh.
هَٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ الدِّينِ
İşte bu onların konuklukları o din günü (ceza günü)
これが審きの日の,かれらの持て成しである。
This will be their welcome on the Day of Judgment
نَحْنُ خَلَقْنَاكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
Biz, yarattık sizi hâlâ tasdık etmiyecek misiniz?
われはあなたがたを創った。あなたがたはどうして真実を信じようとしないのか。
We created you. Will ye then admit the truth?
أَفَرَأَيْتُمْ مَا تُمْنُونَ
Şimdi gördünüzmü o döktüğünüz menîyi?
あなたがたは,あなたがたの射出するもの(精液)に就いて考えたか。
Have ye seen that which ye emit?
أَأَنْتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Sizmi yaratıyorsunuz onu yoksa bizmiyiz yaratan
それを創ったのはあなたがたなのか,それともわれがその創造者であるのか。
Do ye create it or are We the creator?
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Biz takdir ettik aranızda o ölümü ve bizim önümüze geçilmez
われは,あなたがたに死(期)を定めた。われは,(決して)出し抜かれたりすることはない。
We mete out death among you, and We are not to be outrun,
عَلَىٰ أَنْ نُبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنْشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ
Kılıklarınızı değiştirmek ve sizi bilemiyeceğiniz bir neş'ette inşa etmek üzereyiz
だがわれは同類の者で取り替え(世代の交替),またはあなたがたが知らない(他の形態の)ものに,あなたがたを創(り変え)る。
That We may transfigure you and make you what ye know not.
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ النَّشْأَةَ الْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
Her halde ilk neş'eti biliyorsunuz o halde düşünseniz a
あなたがたは,確かに最初の創造を知っている。それでも何故留意しないのか。
And verily ye know the first creation. Why, then, do ye not reflect?
أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَ
Şimdi gördünüzmü o ekdiğiniz tohumu?
あなたがたは,あなたがたが耕す(畑の)ことを考えたか。
Have ye seen that which ye cultivate?
أَأَنْتُمْ تَزْرَعُونَهُ أَمْ نَحْنُ الزَّارِعُونَ
Sizmi bitiriyorsunuz onu? Yoksa bizmiyiz bitiren?
あなたがたがそれ(植物)を育てるのか,それともわれが育てるのか。
Is it ye who foster it, or are We the Fosterer?
لَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَاهُ حُطَامًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
Onları elbet bir çöpe çeviriverdik de şöyle geveler dururdunuz:
もしわれが欲するならば,それを枯れた屑にしてしまう。あなたがたは驚愕して止まない。
If We willed, We verily could make it chaff, then would ye cease not to exclaim:
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ
Her halde biz çok ziyandayız
(そして言うであろう。)「わたしたちは本当に負債を課せられた。
66. Lo! we are laden with debt!
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..
いや,わたしたちは(労働の成果を)取り上げられた。」
Nay, but we are deprived!
أَفَرَأَيْتُمُ الْمَاءَ الَّذِي تَشْرَبُونَ
Şimdi gördünüzmü o içdiğiniz suyu?
またあなたがたの飲む水に就いて考えたか。
Have ye observed the water which ye drink?
أَأَنْتُمْ أَنْزَلْتُمُوهُ مِنَ الْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ الْمُنْزِلُونَ
Sizmi indiriyorsunuz onu buluttan yoksa bizmiyiz indiren?
あなたがたが雲から(雨を)降らせるのか,それともわれが降らせるのか。
Is it ye who shed it from the rain cloud, or are We the shedder?
لَوْ نَشَاءُ جَعَلْنَاهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ
Dilesek onu acı bir çorak ediverirdik o halde şükretseniza
われがもし欲するならば,それを塩辛くすることが出来る。あなたがたはどうして感謝しないのか。
If We willed We verily could make it bitter. why, then, give ye not thanks?
أَفَرَأَيْتُمُ النَّارَ الَّتِي تُورُونَ
Bir de gördünüzmü o çakdığınız ateşi?
あなたがたは,灯火に就いて考えたか。
Have ye observed the fire which ye strike out;
أَأَنْتُمْ أَنْشَأْتُمْ شَجَرَتَهَا أَمْ نَحْنُ الْمُنْشِئُونَ
Sizmi inşa ettiniz onun ağacını? Yoksa bizmiyiz inşa eden?
その(燃やす)木を,あなたがたが創ったのか,それともわれが創ったのか。
Was it ye who made the tree thereof to grow, or were We the grower?
نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْوِينَ
Biz onu hem bir muhtıra kıldık hem de bir istifade: alandaki muhtaclar için
われはそれを教訓とし,また荒野の住民の便利のために創った。
We, even We, appointed it a memorial and a comfort for the dwellers in the wilderness.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
O halde tesbih et rabbine azîm ismiyle
だから偉大であられるあなたの主の御名を讃えなさい。
Therefor (O Muhammad), praise the name of thy Lord, the Tremendous.
فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ
Artık yok, o nücumun mevkı'lerine kasem ederim
わたしは,沈んでゆく星にかけて誓う。
Nay, I swear by the places of the stars
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ
Ve filhakika o, bilseniz çok büyük bir kasemdir
それは本当に偉大な誓いである。もしあなたがたに分るならば,
And lo! that verily is a tremendous oath, if ye but knew
إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ
Ki hakıkaten o bir Kur'ani Kerîmdir
本当にこれは,非常に尊いクルアーンである。
That (this) is indeed a noble Qur’an
فِي كِتَابٍ مَكْنُونٍ
Öyle bir kitabda ki mahfuz tutulur
(それは)秘蔵の啓典の中に(書かれてあり),
In a Book kept hidden
لَا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ
Ona tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez
清められた者の外,触れることが出来ない。
Which none toucheth save the purified,
تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Rabbül'âlemînden indirilmedir
万有の主からの啓示である。
A revelation from the Lord of the Worlds.
أَفَبِهَٰذَا الْحَدِيثِ أَنْتُمْ مُدْهِنُونَ
Şimdi bu kelâma siz yağ mı süreceksiniz?
これは,あなたがたが軽んじるような教えであろうか。
Is it this Statement that ye scorn,
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
Ve rızkınızı tekzibiniz mi kılacaksınız?
またあなたがたは(それを)虚偽であると申し立て,あなたがたの暮らしを立てるのか。
And make denial thereof your livelihood?
فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
O halde haydiseniz'â can hulkuma geldiği vakıt
それならあなたがたは,(臨終の人の魂が)喉もとを塞ぐ時,
Why, then, when (the soul) cometh up to the throat (of the dying)
وَأَنْتُمْ حِينَئِذٍ تَنْظُرُونَ
Ki siz o vakıt bakar durursunuz
(座って只)見守るばかりなのか。
And ye are at that moment looking
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلَٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ
Biz ise ona sizden yakınizdir ve lâkin görmezsiniz
われはあなたがたよりもかれに近いのである。だがあなたがたには見えはしない。
And We are nearer unto him than ye are, but ye see not
فَلَوْلَا إِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ
Evet haydiseniz'â dîne boyun eğmiyecek, ceza çekmiyecekseniz,
あなたがたがもし(来世の)報いを除外されているというのなら,あなたがたは何故,
Why then, if ye are not in bondage (unto Us),
تَرْجِعُونَهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Onu giri çevirseniz'â! da'vanızda doğru iseniz
その(魂)を(体内に)呼び戻さないのか。もしあなたがたが,真実(を語っているの)ならば。
Do ye not force it back, if ye are truthful?
فَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِينَ
Amma o mukarrebînden ise
もしかれが,(アッラー)に近付けられた者であるなら,
Thus if he is of those brought nigh,
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
Artık bir revh-u reyhan ve bir Cenneti ne'îm
(かれに対する報奨は)安心と満悦,そして至福の楽園である。
Then breath of life, and plenty, and a Garden of delight
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Ve amma Eshabi yemînden ise
もしかれが,右手の仲間であるならば,
And if he is of those on the right hand,
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ
Artık selâm sana Eshabi yemînden
「あなたに平安あれ。」と右手の仲間から(挨拶される)。
Then (the greeting) "Peace be unto thee" from those on the right hand
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّينَ
Ve amma o tekzib eden sapgınlardan ise
もしかれが,嘘付きで,迷った者であるならば,
But if he is of the rejecters, the erring,
فَنُزُلٌ مِنْ حَمِيمٍ
Her halde konukluğu hamîm
煮え立つ湧の待遇を受け,
Then the welcome will be boiling water
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
Ve yaslanacağı Cahîmdir
獄火で焼かれよう。
And roasting at hell fire.
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِينِ
İşte budur hakikat hakkulyakîn
本当にこれは,揺ぎのない確かな真理である。
Lo! this is certain truth.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Haydi tesbih et Rabbına azîm ismiyle
だから偉大であられるあなたの主の御名を讃えなさい。
Therefor (O Muhammad) praise the name of thy Lord, the Tremendous.
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET


Sure Formülleri

Sure Formülleri

Advertisement