Yenişehir Wiki
Advertisement
Bakınız

D. Beled.
Beledi .
Büldan
Belediye


Beled Suresi.
Dosya:90-Beled.pdf. 90. [1]
Beled Suresi/Elmalı Orijinal
Ayetler:90/1 - 90/2 - 90/3 - 90/4 - 90/5 - 90/6 - 90/7 - 90/8 - 90/9 - 90/10 - 90/11 - 90/12 - 90/13 -90/14 - 90/15 - 90/16 - 90/17 - 90/18 - 90/19 - 90/20
90 - البلد
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ 1. لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ 2. وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ 3. وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ 4. لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ 5. أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ 6. يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالاً لُّبَداً 7. أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ 8. أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ 9. وَلِسَاناً وَشَفَتَيْنِ 10. وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ 11. فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ 12. وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ 13. فَكُّ رَقَبَةٍ 14. أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ 15. يَتِيماً ذَا مَقْرَبَةٍ 16. أَوْ مِسْكِيناً ذَا مَتْرَبَةٍ 17. ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ 18. أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ 19. وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ 20. عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ
Beled Suresi/1-20 .

Beled Süresi/VİDEO.

Beled Suresi/Audio. Mustafa İsmail SoundCloud

Beledi.
Belediye.
Beledi haklar.

Helal olan bir yeri haram etmek
Ot koparmanın bile haram olduğu bir belde
Belde-i haram
Babayı oğula haram etmek.
Hill.
Helal.
وَأَنْتَ حِلٌّ بِهَٰذَا الْبَلَدِ

Haram.
[[]].
Akabe.
Fekk.
Fekk-i rakabe.
Rakabe.
Mesğabe.
Metrabe.
Sabr.
Sabrı tavsiye.
Merhamet.
Merhameti tavsiye.

Sura_Albalad-_by_Qari_Antar_Saeed_Muslim_(1936-2002)-2

Sura Albalad- by Qari Antar Saeed Muslim (1936-2002)-2


وَأَنْتَ حِلٌّ بِهَٰذَا الْبَلَدِ

Ve ente hıllün bihazelbeledi.

Kelime Meali Sayfada Göster

  • Ab­dul­ba­ki Göl­pı­nar­lı:Ki sen otur­ma­da­sın bu şe­hir­de.
  • Ab­dul­lah Par­lı­yan:Sen orada otu­ru­yor­sun veya orada senin için bir an savaş helal kı­lı­na­cak­tır veya av bile av­lan­ma­nın yasak ol­du­ğu bu Mekke şeh­rin­de in­kâr­cı­lar senin ka­nı­nı helal sayıp seni öl­dür­me­ye niyet et­miş­ler­dir veya ey pey­gam­ber! Sen Mekke’de ne ya­par­san sana he­lal­dir.
  • Adem Uğur:Ki sen bu bel­de­de­sin,
  • Ahmed Hu­lu­si:Ki sen bu bel­de­de bir ka­yıt­sız­sın!
  • Ahmet Varol:Ki sen bu bel­de­de otur­mak­ta­sın.
  • Ali Bulaç:Ki sen, bu şe­hir­de otur­mak­ta iken,
  • Ali Fikri Yavuz:Sen (Ey Ra­sû­lüm), ika­met eder­ken bu bel­de­de;
  • Bay­rak­tar Bay­rak­lı:(1-3) Senin ya­şa­mak­ta ol­du­ğun bu bel­de­ye; do­ğu­ra­na ve do­ğa­na yemin olsun ki,
  • Bekir Sadak:(1-2) Bu, Mekke seh­ri­ne yemin ede­rim; ki sen bu se­hir­de otur­mus­sun.
  • Celal Yıl­dı­rım:Sen bu şe­hir­de yerli ola­rak otur­muş­sun­dur. (Bu şehir sana daha lâyık ve daha he­lâl­dir).
  • Cemal Kü­lün­koğ­lu:(1-2) Yemin ede­rim bu bel­de­ye (Mekke şeh­ri­ne) ki, sen bu şe­hir­de otu­ra­cak­sın!
  • Di­ya­net İşleri:(1-4) Sen bu bel­de­dey­ken bu bel­de­ye (Mekke’ye), ba­ba­ya ve ondan mey­da­na gelen ço­cu­ğa yemin ede­rim ki, biz in­sa­nı bir sı­kın­tı ve zor­luk için­de (ola­cak ve bun­la­ra göğüs ge­recek şe­kil­de) ya­rat­tık.
  • Di­ya­net Vakfı:(1-4) Bu bel­de­ye -ki sen bu bel­de­de­sin-, ba­ba­ya ve ondan mey­da­na gelen ço­cu­ğa yemin ede­rim ki biz, in­sa­nı (yüz­yü­ze ge­le­ce­ği nice) zor­luk­lar için­de ya­rat­tık.
  • Edip Yük­sel:Ki sen bu kent­te otur­mak­ta­sın.
  • El­ma­lı­lı Hamdi Yazır:Ki sen bu bel­de­de otur­mak­ta­sın.
  • Fizil-al il Kuran:Ki sen bu şehre gir­mek­te­sin.
  • Gül­te­kin Onan:Ki sen, bu şe­hir­de otur­mak­ta iken,
  • Harun Yıl­dı­rım:Ki sen bu şe­hir­de otur­mak­ta­sın.
  • Hasan Basri Çan­tay:Sen bu bel­de­ye halâl iken.
  • Hay­rat Neş­ri­yat:Ki sen bu bel­de­de otur­mak­ta­sın.
  • İbn-i Kesir:Sen de bu bel­de­de otur­muş­sun.
  • İlyas Yo­rul­maz:Senin çok iyi ta­nı­dı­ğın (yakın ol­du­ğun ya­şa­dı­ğın) bu bel­de­ye.
  • İsken­der Ali Mihr:Ve sen, bu bel­de­de ikâ­met edi­yor­sun.
  • Kadri Çelik:Sen bu şe­hir­de sakin iken.
  • Mu­ham­med Esed:senin ser­best­çe ya­şa­dı­ğın bu bel­de­yi,
  • Mus­ta­fa İsla­moğ­lu:-ki sen de bu bel­de­nin (şe­ref­li) bir sa­ki­ni­sin-
  • Ömer Na­su­hi Bil­men:(1-2) Yemin ede­rim bu bel­de­ye. Ve sen bu bel­de­de ika­met et­mek­te­sin.
  • Ömer Öngüt:Sen bu bel­de­de otur­mak­ta­sın.
  • Sadık Türk­men:Sen de bu kent­te otur­mak­ta­sın.
  • Sey­yid Kutub:Ki sen bu şehre gir­mek­te­sin.
  • Suat Yıl­dı­rım:Senin bu bel­de­ye gi­ri­şin hakkı için!
  • Sü­ley­man Ateş:Ki sen bu şe­hi­re gir­mek­te (bu­ra­da ya­şa­mak­ta)sın.
  • Şaban Piriş:Sen de bu şeh­rin in­sa­nı­sın.
  • Tef­him-ul Kur'an:Ki sen, bu şe­hir­de otur­mak­ta iken,
  • Yaşar Nuri Öz­türk:Sen bu kente mah­rem­sin/bu kente gi­re­cek­sin.
  • Yusuf Ali (İngi­liz­ce):And thou art a fre­eman of this City;
Advertisement