Nefsine değil, dâimâ Cenab-ı Hakk'ın rızâsına tâbi olmağa çalışan, ibâdet ve taatta, takvâ ve riyâzatda çok yüksek mertebelere ulaşıp Allahın (C.C.) mahbubu ve karibi olan büyük ve ender zâtlar. (Bak: Veli)
2. Allahü teâlânın sevgili kulları, nefsin esâretinden kurtulup, sözleri, işleri ve hareketleri İslâmiyet'e uygun olanlar, devamlı Allahü teâlâyı hatırlayıp, ananlar.
"...Hak budur ki, ol guzzâtın içinde böyle gaziler olmasa. Zigetvar'a bu kadar kurbi civarda, cevânib-i erbaa kafir hisarı iken, meks ve ârâm, bâhusus böyle cenge ikdâm ne mümkün idi..." Peçevî, s.355
Grijgal'de, komşu palangalarda Kuru Kadı için "deli oldu" diyorlardı. Her an "bekâ" bâdesini içmiş ezeli bir sarhoş gibi nihayetsiz bir gaşy, pâyansız bir şevk, sükûn bulmaz bir heyecan içinde yaşıyordu. Fakat nasıl "deniz çanağa sığmaz"sa, onun büyük sırrı da ruhuna sığmadı. Taştı. Huruç günü gördüğü harikayı herkese anlatmaya başladı. Hatta daha ileri gitti, çok iyi okuduğu "Mevlid-i Şerîf" lisanıyla o gün gördüğünü yazdı. Yüzlerce beyitlik bir destan düzdü. Ama o zaman eski şevki kayboluverdi. Ruhuna koyu bir karanlık doldu. Kalbine acı bir ağırlık çöktü. Artık Deli Mehmed'in yeşil nurdan mezarı içinde sürdüğü ilahî zevki göremez oldu. Bu mahrumiyet onu delirtti. Yemekten, içmekten kesildi. Bir gün yine perişan, kırlarda dolaşırken Deli Hüsrev'e rastgeldi. Meğer o da geziniyormuş. Elindeki yayıyla yavaşça Kuru Kadı'nın arkasına dokundu. — Ahmak, dedi, neye gördüğünü halka söyledin? Adam gördüğünü kâle geçirirse kazandığı hâli kaybeder. Eğer susaydın, gördüğün keramete ölünceye kadar şahit olacaktın... Kuru Kadı yere diz çöktü, ağlamaya başladı: — Çok perişanım, diye inledi, lütfet. Gel, beni gaflet uykusundan uyandır. Benim o görmüş olduğum ahvâl ne hikmettir? İçinde aklımı kaçırdığım bu mehâbet, bu heybet nedir? Benimle senden başka onu gören oldu mu? — Bir gören daha var. O "can" herkese görünmez.
Hikaye-i Kesikbaş'da Mevlid-i Şerif'in miraç ve mevlid bahirleri gibi bahirlerden birisidir. Yeniçeri isyanlarıyla Yeniçeri ocaklarının kaldırılması sonucu Bektaşi Tekkeleride kapatılmıştır. Bektaşi Tekkeleri kapatılmasından sonrada 1970'li yıllara kadar Çorum yöresi Alevileri ve Sünnileri arasında yapılan Mevlidlerde bu bahir okunurdu. Sonradan hocalar bu bahri okumaz oldu. Ehli beyti dahi anmaz oldular. Ondan sonra alevi-sünni düşmanlığı siyasal sebeplerle de artarak beslenmeye başladı. (Bu açıklamanın hakları Kaymakam Eyüp Sabri Kartal'a aittir.)
Kesikbaş (Tahmini olarak XIII. yüzyıl) Kesikbaş adlı bu şiir, elyazması mecmualarda, Destan-ı Kesikbaş, Kıssa-yı Kesikbaş, Kesikbaş Hi-kâyeti ve... Serburda gibi değişik isimlerle kayde-dilmiştir. Tatar halkı arasında ise, Kesikbaş Kitabı, Kesikbaş Kıssası adlarıyla geniş şöhret bulmuştur. Şiirin yazarı...
Vikikaynak'ta, Hikâye-i Kesikbaş ile ilgili metin bulabilirsiniz. Hikâye-i Kesikbaş, Süleyman Çelebi'nin Mevlid-i Şerif'ine de... inanılan Deli Mehmet'in başını vermemesi üzerine Kuru kadı tarafından yazılan Hikâye-i Kesikbaş bahri (bölümü). Beşikdüzü'lülerin Kadırga yaylasında bulunan...
Fık: Hayatını mücadelelerle ve azimet ve fevkalâde bir zühd ve takva ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah'ın (C.C.) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât.
Allah'a (C.C.) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât.
Bir çocuğun her türlü durum ve davranışlarından sorumlu olan kimse.
Evliyânın alâmeti üçtür:[]
Birincisi, derecesi yükseldikçe tevâzûsu, artar.
İkincisi, elinde imkân bulunduğu halde dünyâya değer vermez.
Üçüncüsü, intikam almaya gücü yettiği halde merhametli ve insaflı davranarak intikam almaz. (Ebû Abdullah Seczî)
Bir kimse velîlik mertebesine ulaşsa, onun üzerine Hak teâlânın bir perde örtmemesi, onu halkın gözünden gizlememesi mümkün değildir. "Evliyâm kubbelerim altında (saklı)dır. Onları benden gayrısı tanıyamaz." hadîs-i kudsîsinin mânâsı da budur. Burada bildirilen "Kubbeler", beşeriyyet sıfatlarıdır. Pamuktan veya başka maddelerden dokunmuş perde değildir. İnsanlık sıfatları öyle bir şeydir ki, o velîde, Hak teâlâ hazretleri açık bir kusur kılar veya bir hünerini ayıp sûretinde gösterir. "Onu Allah'tan başka kimse tanıyamaz." demek, "İçi ilâhî irâde nûru ile dolu olmayan kimseler o velîyi anlıyamaz" demektir. Ancak o nûr ile nurlanan kimseler anlayabilir. (Alâüddevle Semnânî)
Evliyânın sohbetine kavuşan, şeytanın elinden kurtulur, her an Allahü teâlâ ile berâber olur. (Yahyâ bin Muâz)
Allahü teâlânın evliyâsı büyük günâh işlemekten mahfûzdurlar, korunmuşlardır. (Kuşeyrî)
Evliyânın huzûruna boş olarak gelmelidir ki, dolu olarak dönülebilsin. Onların acıması, ihsânda bulunması için, boş olduğunu bildirmek lâzımdır. Böylece feyz, ihsân yolu açılır. (İmâm-ı Rabbânî)
[1] Veli. C.) Veliler. Nefsine değil, dâimâ Cenab-ı Hakk'ın rızâsına tâbi olmağa çalışan, ibâdet ve taatta, takvâ ve riyâzatda çok yüksek mertebelere ulaşıp Allahın (C.C.) mahbubu ve karibi olan büyük ve ender zâtlar. (Bak: Veli)
Başta Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve bağlı kuruluşlarınca gerçekleştirilecek etkinliklerin tüm Türkiye'de tekrara düşmeden ve eşgüdüm içerisinde yapılmasını sağlamak amacıyla Kurumunuzca Kaymakamlığımız bünyesinde "Evliya Çelebi 400 Etkinlikleri çerçevesinde yapmayı düşündüğünüz organizasyonların 23.02.2011 tarihine kadar bildirilmesi hususunda gereğini rica ederim.
Çok garip bir olay :
Evliya Çelebi ile ilgili çalışma Yenişehir ilçemizde 2010 yılında başladı ve 2011 yılı UNESCO tarafından 2011 Evliya Çelebi Yılı]] olarak ilan edildi. HİMMET ERENLER!!!! Not:Evliya Çelebi bir erendir. Yani Evliyadır. Evliya kelimesi ise Veli veya Velî kelimesinin çoğulud olup Veliler yani Erenler demektir. Yani Baba Erenler de (Büyük Erenler) demektir. NOT: Bu açıklamanın telif hakkı Eyüp Sabri Kartal'a ait olup kaynak gösterilmeden kullanılamaz.