Yenişehir Wiki
Register
Advertisement
Yasin Suresi/33-50- Yasin Suresi/Elmalı/33-50 Yasin Suresi/51-67
Disambig Bakınız: Yasin Suresi, Yasin Suresi/MEAL, Yasin Suresi/VİDEO, Yasin Suresi/TEFSİR, Yasin Suresi/TEZHİB, Yasin Suresi/HAT, Yasin Suresi/FAZİLETİ, Yasin Suresi/HİKMETLERİ, Yasin Suresi/, Yasin Suresi/KERAMETLERİ, Yasin Suresi/AUDİO, Yasin Suresi/HADİSLER, Yasin Suresi/NAKİLLER, Yasin Suresi/EL YAZMALARI
Yasin Suresi/68-83- Yasin Suresi/Elmalı/68-83
Önemli!!! düzenlenen sayfalar ayn harfli fasılalara kadar yapılması gerekmektedir. Elmalı Tefsiri (Orjinal)
Ayet No
Ayet Metni
Elmalı Meali (Orijinali)
İngilizce Meali (M. Pickthall )
وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الْأَجْدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ
Bir de sur üfürülmüştür ne baksınlar kabirlerinden rablarına doğru akın ediyorlardır
Sûr'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar.
And the trumpet is blown and lo! from the graves they hie unto their Lord,
قَالُوا يَا وَيْلَنَا مَنْ بَعَثَنَا مِنْ مَرْقَدِنَا ۜ ۗ هَٰذَا مَا وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ وَصَدَقَ الْمُرْسَلُونَ
Eyvah, başımıza gelenlere derler: kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? Bu işte, o Rahmanın va'd buyurduğu, doğru imiş o gönderilen Resuller
Onlar: "Eyvah başımıza gelenlere! Mezarımızdan bizi kim kaldırdı? O Rahmân'ın vaad buyurduğu işte bu imiş. Gönderilen peygamberler de doğru söylemişler" derler.
Crying: Woe upon us! Who hath raised us from our place of sleep? This is that which the Beneficent did promise, and the messengers spoke truth,
إِنْ كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَدَيْنَا مُحْضَرُونَ
Başka değil, sâde bir tek sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza ihzar edilmişlerdir
Başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
It is but one Shout, and behold them brought together before Us!
فَالْيَوْمَ لَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَلَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Artık bu gün hiç kimseye zerrece zulmedilmez, ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz
Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
This day no soul is wronged in aught; nor are ye requited aught save what ye used to do.
إِنَّ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ فِي شُغُلٍ فَاكِهُونَ
Cidden eshabı Cennet bu gün bir şuğl içinde zevk etmektedirler
Gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.
Lo! those who merit paradise this day are happily employed,
هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ
Kendileri ve zevceleri erîkeler üzerine kurulmuşlardır
Kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
They and their wives, in pleasant shade, on thrones reclining;
لَهُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ وَلَهُمْ مَا يَدَّعُونَ
Onlara orada bir meyve var: hem onlara orada ne iddia ederlerse var
Onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
Theirs the fruit (of their good deeds) and theirs (all) that they ask;
(Onlara) Rahîm olan Rab'den "selâm" sözü vardır.
The word from a Merciful Lord (for them) is: Peace!
وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ
Ve haydin ayrılın bu gün ey mücrimler!
Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.
But avaunt ye, O ye guilty, this day!
أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لَا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ
And vermedim mi size? «Ey adem oğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır» diye
"Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)
Did I not charge you, O ye sons of Adam, that ye worship not the devil Lo! he is your open foe!
وَأَنِ اعْبُدُونِي ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
«Ve bana kulluk edin doğru yol budur» diye
"Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)
But that ye worship Me? That was the right path.
وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلًّا كَثِيرًا ۖ أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ
Böyle iken celâlıma karşı o içinizden bir çok cibilletleri yoldan çıkardı, ya o vakıt sizin akıllarınız yokmıy dı?
Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
Yet he hath led astray of you a great multitude. Had ye then no sense?
هَٰذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
Bu işte o Cehennem ki va'dolunur dururdunuz
İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
This is hell which ye were promised (if ye followed him).
اصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
Bu gün yaslanın ona bakalım küfrettiğiniz için
Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.
Burn therein this day for that ye disbelieved.
الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَىٰ أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Bu gün ağızlarınımühürleriz de bize elleri söyler ve ayakları şehadet eyler: neler kesbediyorlardı
Bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.
This day We seal up mouths, and hands speak out and feet bear witness as to what they used to earn.
وَلَوْ نَشَاءُ لَطَمَسْنَا عَلَىٰ أَعْيُنِهِمْ فَاسْتَبَقُوا الصِّرَاطَ فَأَنَّىٰ يُبْصِرُونَ
Hem dilersek gözlerini üzerinden silme kör ediverdik de yola dökülürlerdi, fakat nereden görecekler?
Hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. Fakat nereden görecekler?
And had We willed, We verily could have quenched their eyesight so that they should struggle for the way. Then how could they have seen?
وَلَوْ نَشَاءُ لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَىٰ مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ
Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi
Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
And had We willed, We verily could have fixed them in their place, making them powerless to go forward or turn back.
Yenişehir..

Şablon:Sadeleştirilmiş ET




|

Advertisement