Âli Büyük, yüksek, şerif, celil, aziz olan.
Ali Üstün. Yüce. Çok büyük. Meşhur. Necib.
Bakınız: Ali |
[]
Sıfat[]
Slovence[]
Bağlaç[]
- [1] veya
Ehl (Ehil) Yabancı olmayan, alışık olduğumuz.
Dost, sahip, mensup. Evlâd, iyal. Kavm, müteallikat. Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet İslâmiyette önemli bir husustur. Dinimiz, bize işleri ehline vermemizi emreder. Cemiyette işler, mevkiler, makamlar, görevler, ehline verilirse işler düzgün gider, sonuçtan herkes memnun olur. Eğer İslâma aykırı olarak ehliyet yerine eş, dost, adam kayırma, parti menfaati vs. bayağı, hasis düşüncelere yer verilirse ve işler ehliyetsizlere terkedilirse bundan herkes zarar görür.
Âli Büyük, yüksek, şerif, celil, aziz olan.
Ali Üstün. Yüce. Çok büyük. Meşhur. Necib.
"Alâ" fiilinin mastarı olup büyüklenmek, azmak, taşkınlık etmek, zorbalık yapmak, üstüne çıkmak ve yükselmek demektir. İsim şekli olan âlî, ulu, yüce, kibirli demektir. Çoğulu âlîndir. Kur'ân'da İblis (Sâd, 38/75), Firavun ve kavminin (Yûnus, 10/83; Mü'min, 23/46) Allah'a karşı büyüklendikleri bu kavramla ifade edilmiştir. Âlîye, yüksek (Hâkka, 69/22), (yerin) üstü (Hûd, 11/82); ulâ (Tâ-hâ, 20/4, 75) ve ulyâ yüce (Tevbe, 9/40); a'lâ en üstün (Tâ-hâ, 20/68) demektir. "el-alîyyü" yüce anlamında Allah'ın güzel isimlerinden biridir.(bk. Âlî)(İ.K.)
[]
Ad[]
- [1] müteallikat: Usta, muktedir ve becerikli anlamıyla ehil ve ehliyet
ku:ehl Duâ olsun âline dahî eshâbına Tâbiîn, ensâr ve hem ahbâbına.